Meslek Hastalıkları Hastanelerinin Kapatılmasına Tabip Odaları ve İşçi Örgütlerinden Tepki: “O Hastaneleri Yeniden Daha Güçlü Yapacağız…
İstanbul Tabip Odası (İTO), Kocaeli Tabip Odası, Devrimci Personel Sendikaları Konfederasyonu (DİSK), Kamu Emekçileri Sendikaları Konfederasyonu (KESK), İşyeri Hekimleri Derneği, İşçi Sağlığı ve İş Güvenliği Kurulu, 2012’den sonra da ayakta kalan meslek hastalıkları hastanelerinin kapatılması. 1980 darbesi, çeşitli nedenlerle, kârsızlıkları nedeniyle. Bu ülkenin işvereni, işçisi, hekimi, sağlık çalışanı, memuru, insana duyarlı, hayata saygılı bilim insanı ve siyasetçileri ile o hastaneleri yeniden kuracağız ve kuracağız” açıklamasını yaptı. onlar daha güçlü.”
İstanbulMeslek Hastalıkları Hastanesi’nin bağlı olduğu Süreyyapaşa Göğüs Hastalıkları Hastanesi’nin kapatılması talebi tepki çekti. İstanbul Tabip OdasıKocaeli Tabip Odası, DİSK, KESK, İSG Meclisi ve İşyeri Hekimleri Derneği temsilcileri bugün İstanbul Tabip OdasıBir araya gelerek ortak basın açıklaması yaptı.
Basın toplantısında konuşan ISIG Meclisi’nden Murat Çakır, meslek hastalığından ölümlerin gizlenmesi nedeniyle iş cinayeti raporlarında bu ölüm oranlarının çok düşük göründüğünü söyledi. SES Şişli Şube Eşbaşkanı Abuzer Aslan, meslek hastalıkları hastanelerinin “karlı olmadığı” gerekçesiyle kapatıldığına dikkat çekerek, iktidarın işçi hayatını hiçe sayan kâr odaklı sağlık hizmeti politikalarına karşı mücadele edeceklerini belirtti.
“İŞGÜCÜ DÜŞMANI MESLEK HASTALARI HASTANELERİNİN KAPATILMASI”
İstanbul Tabip Odasıdüzenlenen basın toplantısında ortak basın toplantısının okunması İstanbul Tabipler Odası Genel Sekreteri Ertuğrul Oruç, kar elde etmedikleri için meslek hastalıkları hastanelerinin kapatılıp işlevsizleştirilmesinin gündeme geldiğini söyledi. Bunun işçi düşmanlığından başka bir şey olmadığını savunan Oruç, “İşçi sınıfının, doktorların, emek ve meslek örgütlerinin emeği ile daha güçlü meslek hastalıkları hastaneleri kuracağız.”
Sağlık meslek kuruluşları ve işçi konfederasyonları tarafından hazırlanan ortak basın açıklamasında şu ifadelere yer verildi:
“MESLEK HASTANELERİ 1978 YILINDA KALICI AVRUPA’NIN EN GÜÇLÜ EKİPLERİYLE KURULMUŞTUR: Meslek hastalıkları hastaneleri resmi olarak 1978 yılında Engin Tonguç, Haldun Sirer ve Çağlar Kırçak gibi doktorların öncülüğünde kurulmuştur. Döneminde Avrupa’nın belki de en güçlü kadrosu ve teknolojisine sahip yapılar olarak çalışmaya başladılar. Haldun Sirer’in başhekimliğine bağlı İstanbul Meslek Hastalıkları Hastanesi Kartal binasında da mesleki rehabilitasyon çalışmaları yürütüyordu. Ankara Meslek Hastalıkları Hastanesi, Konur Sokak’ta Çağlar Kırçak’ın başhekimliğine bağlı 300’den fazla personelle çalışıyordu. Bu iki hastane kendi mevzuatları ile ‘koruyucu hekimlik’ ön planda tutularak kurulmuştur. Kadrosunda yer alan bu hastanelere özel mühendis ve hekimler ile tüm Türkiye’yi kapsayan saha çalışmaları yapılmış, SSK tıp kongrelerinde bilimsel sunumları ile ön plana çıkmıştır. Şu anda yeni kurumlar olmakla birlikte özellikle solvent maruziyeti ve ağır metal zehirlenmelerinde uluslararası katkısı olan Türkiye’de endüstriyel toksikoloji alanında çalışmalar yapılmıştır.
1980 DARBESİNDE BİLE KAPATILMADILAR: Bunlar arasında henüz ülkemizde tek örnek olan iş psikolojisi, solunum fonksiyonları laboratuvarı, endüstriyel toksikoloji laboratuvarı, işitme işlevleri laboratuvarı, iş hijyeni laboratuvarı gibi laboratuvarlar yer aldı. 1970’li yıllarda bile pil fabrikalarında kurşun zehirlenmesi, döküm atölyeleri ve madenlerde silikoz, ayakkabı imalatında ve metal eşya üretiminde solvent zehirlenmesi, radyoaktif maruziyet ve mesleki kanserler hakkında birçok yayın ve bilgi bulunmaktadır. Hastaneler ilk büyük darbeyi 1980 açık faşist müdahale yıllarında aldı. Geniş kitlelerin ekonomik ve sosyal hakları kısıtlanırken ‘işçi sağlığını’ temel alan bir yapılanmanın darbe almaması düşünülemezdi. Çalışanlarının yüzde 80’inin işten çıkarılması, mesleki rehabilitasyon birimlerinin kapatılması, denetim yetkilerinin kaldırılmasıyla sürecin içinden çıkamadılar. Her iki hastane de ağır şekilde cezalandırıldı; Ankara Meslek Hastalıkları Hastanesi o dönemde şehir dışında görülen Güvercinlik’e ve İstanbul Meslek Hastalıkları Hastanesi’nin mevcut binasının beşte biri büyüklüğündeki Süreyyapaşa Hemşirelik Okulu’na götürüldü. Ancak 1980 darbe döneminde dahi kapatılmadı.
SON 5 YILDA ANKARA MESLEK HASTALIKLARI HASTANESİNİN TÜM LABORATUVARLARI VE DEĞERLİ EKİPLERİ DAĞITILMIŞ VE KAPATILMIŞTIR: 1998 yılında düzenlenen ‘İş Sağlığı ve Güvenliği Kongresi’ her iki hastane için de bir dönüm noktası oldu. Hastaneler yeniden teknoloji yatırımlarına ve çalışanlara güvenmeye başladı. Doğum psikolojisi, endüstriyel toksikoloji, solunum fonksiyonları laboratuvarları günün teknolojisine uygun olarak yenilenmiş ve Ankara Meslek Hastalıkları Hastanesi yeni binasına taşınmıştır. Ancak baskınların başlaması çok uzun sürmedi. Kısa sürede Ankara Meslek Hastalıkları Hastanesi, gerekmemesine rağmen başka hastaların da kabul edildiği bir hastaneye dönüştürüldü. Kârlı olmama gibi garip bir bahaneyle tekrarlanan kapatma söylentileri su yüzüne çıktı ve her seferinde duyarlı sendikalar, meslek odaları ve sivil toplum kuruluşlarının desteğiyle korundu. Son 5 yılda Ankara Meslek Hastalıkları Hastanesi’nin tüm laboratuvarları ve değerli setleri tasfiye edilerek kapatılmıştır. Neden yapıldığı anlaşılmamakla birlikte yaklaşık bir yıldır kapalı olan hastane işlevsiz, laboratuvarsız ve hedefsiz bir şekilde yeniden hizmete açıldı. Eksiklerin giderileceği hep dile getirilse de genel hastanenin rolü devam ediyor.
BAŞARI CEZALANDIRILIR, BAŞARISIZLIK ÖDÜLLENDİRİLİR: İstanbul Meslek Hastalıkları Hastanesi, herhangi bir anlamlı ilişki olmaksızın Süreyyapaşa Eğitim ve Araştırma Hastanesi bünyesine katılmıştır. Müstakil hastanenin mülkleri gasp edilerek bölgedeki hakimiyeti kaybedilmek istenmiştir. Takımların sahaya girmesi yasaktır. Bugün, kalan fonksiyonlarını bozacak büyük bir darbe daha indiriliyor. 1986 yılından beri kullandığı binada Süreyyapaşa Hastanesi bulunmaktadır. Süreyyapaşa Hastanesi’nin beyin sarsıntısı güçlendirme çalışmaları mazur görülerek Çoklu İlaca Dirençli Verem Kliniği Meslek Hastalıkları Binası’na taşınmaları rica olunur. Öncelikle Süreyyapaşa Hastanesi’nin depreme dayanıklı olmayan binaları olduğu 15 yıldır bilinen bir gerçek. Bu süreçte il yöneticileri tüm uyarılara rağmen gerekli önlemleri almamıştır. Örneğin; Blokları sırayla güçlendirme veya yeni binalar inşa etme önerileri sürekli olarak halının altına atıldı. Hatalı yönetimin yol açtığı sorunun bedelini işçi sağlığına ödetmeye çalışılıyor. İstanbul Meslek Hastalıkları Hastanesi binası 2010 yılında büyük bölümü hastanenin kendi kaynaklarından olmak üzere güçlendirilmiştir. Başka bir deyişle, son yıllarda yaygın olduğu gibi başarı cezalandırılır ve başarısızlık ödüllendirilir.
MESLEK HASTALIKLARI HASTANESİNE BAKMAK NİYET OLUR: Ayrıca bulunan çözüm aslında işçi düşmanlığının ve bağ dövme niyetinin açık bir ifadesidir; Sadece 70 yataklı bir bina, Süreyyapaşa gibi 600 yataklı bir hastanenin yaralarına merhem olmayacaktır. Türkiye’de 300’ü İstanbul’da olmak üzere 1.500’den fazla hastane bulunmaktadır. İstanbul hastanelerinin 50 bin yataklı yatak doluluk oranı yüzde 50’nin altında, Heybeliada Sanatoryumu boş tutulurken, Meslek Hastalıkları Hastanesi’ne göz dikmek art niyetli. Çoklu İlaca Dirençli Verem Kliniği’nin yerini değiştirmeye çalışmak, düşünmeden atılan bir adım olduğunu gösteriyor. İstanbul Meslek Hastalıkları Hastanesi, silikoz vakalarının halen devam ettiği bir hastane olup, her yıl binlerce işe alım ve periyodik muayene yani sağlıklı insan başvurusu almaktadır. Silikoz olaylarının tüberküloza yatkınlığı, esas olarak akciğerlerinin hasar görmesi dikkate alındığında ölümcül sonuçlar doğuracaktır. Dirençli tüberküloz vakalarının sağlıklı insanlarla aynı çatı altında kullanılması ve Türkiye’de sadece bu hastanede yapılan ağır metal zehirlenmelerinin tedavisi için bile yataktan ayrılmamak sayıldığında, üç önemli halk sağlığı hatası bir arada yapılıyor. Ancak yıllardır atıl durumda olan Heybeliada Sanatoryumu’nun en azından belli bir bölümü hızla onarılabilir ve dirençli tüberküloz vakalarına tahsis edilebilir.
MESLEK HASTALIKLARI HASTANELERİ DESTEKÇİLERİ VEYA ÇALIŞANLARI EN DÜŞÜK TARAFTA: Meslek hastalıkları hastaneleri bilinçli ve özverili doktorların, mühendislerin, emekçilerin ve sendikacıların emekleriyle ayakta kalmış, sayısız insanın hayatına dokunmayı başarmıştır. Sadece ekonomik olarak sömürülenleri değil, sağlığı vahşice sömürülenleri, iş cinayetlerine maruz kalanları da en alttakileri korumaya çalışan bir sağlık kurumudur. Meslek hastalıkları hastaneleri öyle hastanelerdir ki, destekçileri ya da çalışanları siyasi yelpazenin neresinde yer alırsa alsın alttakilerin yanında yer alır. Doktorlar, mühendisler, personeller, sendikacılar, işçiler, bir yetkilinin ifadesiyle ‘işçi sınıfı için, Allah için, halk için’ çalışırken bunu yaptılar.
HASTANELERİ YENİDEN İNŞA EDECEĞİZ: Bir tarih, güçlü bir kurum kültürü yok ediliyor. İstanbul’un tek meslek hastalıkları hastanesi, işçi sağlığı alanında şefkatli tıbba dayalı tek hastanesi yıkılıyor. Bilinçli şirket patronunun, işçinin hastanesi yıkılıyor. İş kazaları ve meslek hastalıkları her yıl binlerce kişinin ölümüne ve sakat kalmasına neden olurken, analiz bulma çabası içinde olan bir kurum yok ediliyor. Ancak bu ülkenin insana duyarlı, hayata saygılı patronu, çalışanı, doktoru, sağlık çalışanı, memuru, bürokratları, bilim adamları ve siyasetçileri ile o hastaneleri yeniden kuracağımıza yemin ederim. Daha güçlü inşa edeceğiz.